AMAÇ: Gözaltında işkence uygulamalarına maruz kalındığı ve resmi adli raporlarda ise işkenceden kaynaklanan bulgulara yer verilmediği iddialarıyla sık olarak karşılaşılmaktadır. Bu çalışmada işkence altında alınan ifadelerin yargı süreçlerinde geçersiz sayılabilmesi ve işkence yapan kamu görevlilerinin saptanarak yargılanabilmeleri için en önemli basamak olan resmi adli raporlarla ilgili oluşan memnuniyetsizlik oranının saptanması ve bunun en aza indirilebilmesi için gerekli prosedürlerin neler olabileceğinin araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEM: Gözaltında elektrik ve diğer işkence uygulamalarına maruz kaldığı iddiası ile Ocak 200l’de tedavi amacıyla Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Tedavi Merkezi’ne ve rapor düzenlenmesi için İzmir Tabip Odası’na başvuran bir kişiye İstanbul Protokolü ilkeleri dikkate alınarak yapılan muayene ve tetkikler sonucunda hazırlanan alternatif adli rapor ile gözaltı sürecinde düzenlenen resmi adli raporlar karşılaştırılmıştır.
Resmi adli rapor süreçlerine dair memnuniyetsizlik düzeyinin saptanması için Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na 1998 ve 1999 yıllarında tedavi amacıyla başvurmuş hasta kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir.
Olgunun özelliklerinden yola çıkarak hatalı negatif adli raporların ve memnuniyetsizliğin nasıl azaltılabileceği, bu konuda İstanbul Protokolü’nün sunduğu olanaklar tartışılmıştır.