İşkenceci, kalıcı bir belirti bırakmadan işkence uygulamaya her türlü özeni gösterir. Hekimin de, işkence olayını kanıtlamak için her türlü yönteme başvurması, ileri tanısal araştırma yapması gerekir.
Yalnızca fiziksel muayene ve röntgen filmi işkencenin tanısında çoğu zaman yeterli değildir, “yanlış negatif raporların artmasına neden olur. Ayrıntılı öykü alınmalı, fiziksel muayene, psikiyatrik muayene deneyimli uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Gerekli olduğunda, röntgen filmi, bilgisayarlı tomografi (BT), ultrasonografi (USG), elektromyografi (EMG), manyetik rezonans görüntüleme (MRI), biyopsi, sintigrafi (dinamik ve statik), odyometri gibi ileri tanısal araştırmalar yapılmalıdır. Bazen, yalnızca psikiyatrik muayene dahi işkencenin tanısında yeterli olabilir.
Bütün muayeneler kişiye önceden anlatılmalı, etik kurallara titizlikle uyulmalıdır.
Alternatif tıbbi raporun teknik standardı olmalı, ileri tanısal araştırmalar, nedeniyle artan maliyet için maddi kaynak yaratılmalıdır. Bu maddi kaynak Birleşmiş Milletler Örgütü’nün, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun ve gönüllü kuruluşların katkısı ile sağlanabilir.
Alternatif tıbbi rapor; uluslararası yasaların yürürlüğe konması, işkenceye karşı eğitimin yanında, işkencenin önlenmesi için kullanılması hekim insiyatifinde olan önemli ve etkin bir araçtır. Tabip Odaları ve işkence görenleri tedavi eden gönüllü kuruluşların işbirliği ile yaygınlaştırılmalıdır.
İşkenceye uğramış bir kişinin, işkence gördüğünü kanıtlayan raporu resmi görevli bir hekimden alabilmesi her zaman mümkün değildir. Böyle durumlarda, işkence gören kişinin “alternatif tıbbi rapor” alması işkenceciden davacı olabilmesi için önemli bir dayanak oluşturur. Bu yazının amacı, bu raporların verilmesindeki dayanakları ve şimdiye kadar verilmiş raporların sonuçlarını açıklamaktır…