İşkencenin amacı; sadece bilgi almak, cezalandırmak ya da korkutmak değil, aynı zamanda kişinin benlik bütünlüğünü yok etmek, onu parçalamak ve bu yola kişide ve toplumun geri kalan kısmında derin bir korku ve kaygı yaratmak, sindirmeye yönelik bir mesaj vermektir. Başka deyişle insanın fiziksel, ruhsal ve sosyal bütünlüğüne yapılan bir saldırı olan İşkence, sadece bireyi değil tüm toplumu hedefler.
İşkence, insanlığa karşı işlenen bir suçtur ve uluslararası hukuk açısından istisnası olmayacak biçimde mutlak olarak yasaklanmıştır. Keza Anayasamız ve yasalarımız bakımından da işkence suçu aynı ağırlıkta nitelenir. Türkiye’nin son yıllarda önemli hukuk reformları gerçekleştirdiği söylenebilir. Bu reformlar, işkencenin önlenmesi amacıyla ulusal mevzuatın uluslararası standartlara ulaştırılmasını da kapsamaktadır. Ancak yapılan değişikliklerin, iç dinamikler tarafından sindirilmemiş olması, adli ve idari mekanizmalarda gerçekçi bir zihin değişikliğinin sağlanmaması nedeniyle, uygulamada tam anlamı ile hayata geçirilebilmesi mümkün olamamaktadır…