Kaba Dayak ya da İşkence Sonrası Otoskopik Muayenenin Önemi
TİHV Yayınları
ÖZET

GİRİŞ: Bu sunuda ilk adli fiziki muayene sırasında odiolojik muayene ile kulak zarlarının mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilmeye çalışıldı. Çalışmada Türkiye İnsan Hakları Vakfı İstanbul Temsilciliği’ne 1998, 1999, 2000 yıllarında gözaltı veya cezaevi sürecinde gördüğü işkence ve diğer şiddet delillerinin belgelenmesi ve tedavi talebi ile başvuran olgular değerlendirilmiştir.

Kabadayak halen en sık başvurulan işkence ve şiddet yöntemidir. Ülkemizde işkence ve şiddetin vücutta görünen veya görünmeyen delillerinin tıbbi belgelenmesi Adli Tıp Kurumu şubeleri, Üniversitelerin Anabilim dalları, SSK ve Devlet hastaneleri acil poliklinikleri ve en yaygın olarak da Sağlık Ocakları hekimlikleri eliyle yürütülmektedir. Günümüz adli tıp uygulaması pratiğinde başvuru işkence iddiasında bulunsun bulunmasın, gözaltı süreci sonrası hasta özellikle yakınma bildirmedikçe rutin adli fiziki muayenelerde kulak zarı muayenesi yapılmamaktadır. Oysa bizim çalışmamızda KBB yakınması olmadığı halde kulak zarı perforasyonu bulunan olguların sayısı travma ile ilişkili KBB lezyonu saptanan başvurular arasında %35 oranına ulaşmaktadır.

Kulak zarı perforasyonları ile ilgili literatüre göre bütün kulak yaralanmalarının %36.7’sini kulak zarı perforasyonları oluşturmaktadır. Çoğunlukla blast orijinli yaralanmalarda olmak üzere nadir olarak kemikçik zincir dislokasyonu ve fraktürleri görülebilmektedir.

Kulak zarı ve kemikçik zincir patolojilerine eksternal kulak kenarında ani bir basınç artışı meydana getiren blast yaralanmalar (akustik travma), endüstriyel kazalardaki patlamalar, bazı ışınlar, termal yanığa neden olan kazalar, kulağa vurma (tokat, avuç içiyle bir veya iki kulağa birden tokat), bilinçsiz kulak lavajı, trafik kazaları (kafa travmaları), sportif faaliyetler (yüzme veya dalgıç kazaları), kulak kanalına sokulan yabancı cisimler ve tıbbi aletler (direkt penetran travma), elektrik kazalarında, ani basınç değişiklikleri gelişen uçak seyahatleri ve nitekim öpmekle dahi gelişebilmektedir.

Travmatik kulak zarı perforasyonunun kısa ve uzun dönemde önemli sekelleri orta ve iç kulakta işitme kaybı, baş dönmesi, kulak çınlaması, denge kusuru, nadiren de fasial sinir paralizisidir.

Diğer kişiler tarafından darp edilme sonucu kulak zarı perforasyonu oluştuğunda, perforasyonun sol kulak zarında ve çoğunlukla alt kadranları tutan küçük perforasyonlar olduğu, kemikçik zincir dislokasyonu ve fraktürlerin nadir olduğu belirtilmiştir. Ancak blast yaralanma sonrası oluşan perforasyonların alt kadranlarda yerleşmesine rağmen geniş perforasyonların üst kadranlara taştığı ve çoğunlukla arka üst kadranın etkilendiği saptanmıştır. Literatürde pars flaccida perforasyonuna rastlanmamıştır. Kenar perforasyonlarıda nadir olarak bildirilmiştir. En fazla inküdomalleolar olmak üzere bilhassa blast yaralanmalarda %33 ora¬nında kemikçik zincir dislokasyonu ve fraktürü gözlendiği ileri sürülmektedir.

Travmatik kulak zarı perforasyonları genel olarak ön ve daha sıkta arka alt kadran yerleşimlidir, bu lokalizasyondan kulak zarının dış kulak duvarına oblik bir yerleşimle yapışması ve travma etkisinden sorumlu basıncın ilk önce bu alana rastlaması sorumlu tutulmaktadır.

Travma sonrası ani gelişen ağrı, kulaktan kanama, kulak çınlaması, baş dönmesi ve ani işitme kaybı kemik zincirde kopma veya travmanın iç kulağı da etkilediğini gösterir.
Özellikle blast travma sonrası pozitif basınç esnasında perfore timpanik membranın içeri kıvrılması ya da kopan küçük keratinize squamöz epitel parçalarının orta kulak boşluğuna girmesinin kolesteatoma neden olduğu bildirilmektedir.

Kaynak Web Sayfası