SUNUŞ: Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 1990 yılında, İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele Davranış ve Cezalandırmalara maruz kalan kişilere fiziksel ve ruhsal tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sağlamak ve insan hakları ihlallerinin dokümantasyonunu yapmak amacıyla kurulmuştur.
TİHV’in işkence gören kişilerin fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlarının çözümüne yönelik sunduğu bu hizmet, başta sağlık çalışanları olmak üzere çok farklı uzmanlık alanlarından sayıları onlar hatta yüzlerle ifade edilen profesyonel ve gönüllü ekipler tarafından multidisipliner bir yaklaşımla gerçekleştirilmektedir.
TİHV, sunduğu tedavi ve rehabilitasyon hizmetinin niteliğini artırma işini kuruluşundan bu yana hep dert edinmiştir. Bu amaçla ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli eğitim, bilimsel araştırma ve etkinlikler gerçekleştirerek işkence izlerinin belgelenmesi ve işkence görenlerin tedavisi konusunda adeta bir okul olmuştur.
İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı muamele veya cezaların etkili biçimde soruşturulması ve belgelendirilmesi için uluslararası nitelikte yegane kılavuz olan İstanbul Protokolü’nün oluşturulması, BM belgesi haline gelmesi ve ardından bu belgenin dünya çapında tanıtılıp eğitimlerinin verilmesi süreçlerinde TİHV’in oynadığı öncü rol bunun en somut örneğini oluşturmaktadır.
TİHV, işkence gören kişilere sunduğu tedavi ve rehabilitasyon hizmetinin yanı sıra işkence ve kötü muamelenin önlenmesi amacıyla işkence görenlere ya da avukatlarına gönüllü hukuksal yardım da vermiştir. Ayrıca başta işkence olmak üzere ağır/ciddi insan hakları ihlalleri dokümantasyonuna yönelik objektif ve güvenilir bir sistem geliştirmiş ve önemli bir bilgi birikimi oluşturmuştur.
İşkence ve kötü muamele gören kişilerin birçoğu karmaşık travmanın başka bileşenlerinden de etkilenmektedir. Mümkün olduğu kadar kapsamlı bir onarım için tıptan daha fazlasının gerekli olduğunun bilinciyle, TİHV karmaşık ve toplumsal travma sorununu da ele alan daha bütüncül ve çok disiplinli bir programın geliştirmesini için 2004 yılından bu yana çalışmalar yürütmektedir.
TİHV, halen Adana, Ankara, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir illerindeki beş tedavi ve rehabilitasyon merkezinde işkence görenlerin tedavi ve rehabilitasyonuna yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. Mevcut beş tedavi ve rehabilitasyon merkezinde 2015 yılına kadar, işkence gören ve onların yakını olan toplam 15.178 kişiye hizmet sunulmuştur.
Önceki yılların verileri ışığında, 2014 yılında işkence gördüğü ya da işkence gören yakını olduğu gerekçesiyle yaklaşık 350 kişinin TİHV’e başvurabileceği öngörülmüştü. Buna karşın, 2014 yılında toplam başvuru sayısı 787 kişi olmuştur.
Diğer yandan tedavi ve rehabilitasyon merkezlerimizin olmadığı illerden başvuru kabulüne yönelik 1993 yılından itibaren sürdürdüğümüz “beş il” uygulamasına 2014 yılında da devam edilmiştir. Bu kapsamda 2010 yılında 57 olan başvuru sayısı, 2011 yılında 118, 2012 yılında 143, 2013 yılında 150, 2014 yılında ise 147 olarak gerçekleşmiştir. “Beş il” uygulaması kapsamında her yıl 50 başvuru öngörülmesine karşın son dört yıldaki bu artış nedenlerinin başında özellikle Diyarbakır tedavi ve rehabilitasyon merkezimizin çevre illere yönelik çalışmalarını yoğunlaştırması gelmektedir. Bu proje kapsamında 2014 yılında Diyarbakır merkezimize 129 (2013 yılında 95 kişi), Adana merkezimize 13 (2013 yılında 42 kişi), Ankara merkezimize ise 5 (2013 yılında 13 kişi) başvuru olmuştur. Bu durum, özellikle Kürt meselesi ile de yakından ilişkili olarak ağır/ciddi insan hakları ihlallerinin yoğun yaşandığı Diyarbakır ve çevresine yönelik programların önümüzdeki dönemlerde daha da kuvvetlendirilmesi gereğini ortaya koymaktadır.
Yine merkezlerimizin bulunmadığı ve ağır/ciddi işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin yaşandığı bölgelere yönelik olarak 2008 yılında başlatılan “Gezici Sağlık Ekibi” programı 2014 yılında da sürdürülmüştür.
Sınırlılıkları olmakla birlikte Diyarbakır Fidanlık kampı başta olmak üzere Diyarbakır, Batman ve Siirt’te yaşamlarını sürdürmekte olan Ezidilere yönelik psiko-sosyal çalışmaların zenginleştirilmesine çaba gösterilmiştir.
2014 yılında “Tedavi ve Rehabilitasyon Projesi” kapsamında tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarının yanı sıra çok sayıda eğitim (ülke içinde ve dışında İstanbul Protokolü Eğitimi programları; psikoterapi eğitimi; göz yaşartıcı kimyasallara yönelik eğitim programları; çatışma ortamlarında cinsiyete dayalı şiddet eğitimi, 8. Uluslararası Ruhsal Travma Sempozyumu vb.) ve bilimsel çalışma (2014 yılı sonunda tamamlanması hedeflenen “Türkiye’de İşkencenin 22 Yıllık Eğilimi” ve “İşkence Araştırmasında Bir Tanılama Yöntemi: Kemik Sintigrafisi Çalışması”, yanı sıra daha önce tamamlanan kimi bilimsel çalışmaların yayın haline getirilmesi vb.) yapılmıştır.
Yine tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarının yanı sıra işkencenin önlenmesine yönelik bütünlüklü faaliyetler kuvvetlendirilmiştir.
Bu kapsamda; 2014 yılında Tedavi ve Rehabilitasyon merkezlerimizce toplam 107 başvuru için alternatif adli tıp raporu/epikriz hazırlanmıştır. İşkencenin önlenmesinde önemli bir imkân sunan BM İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolü’nün (OPCAT) gereği olan etkin bir Ulusal Önleme Mekanizması’nın yaşama geçmesi doğrultusunda çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca, “Birleşmiş Milletler İşken- ceye Karşı Komite’nin Türkiye ile ilgili 4. Periyodik Rapor” ile “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Evrensel Periyodik İzleme Raporu için Alternatif Rapor” un hazırlıkları başlatılmıştır.
Tedavi ve rehabilitasyon projesi kapsamında 2014 yılında Filistin ve İsrail’deki paydaşlarımızla birlikte ortak çalışmalar kuvvetlendirilmiştir.
2014 yılı içinde çalışmalarımızın bir hayli zenginleştirileceği 2015-2019 dönemine ilişkin beş yıllık TİHV Stratejik Planı ve buna dayalı beş yıllık çalışma programı hazırlanmıştır.
TİHV’in temel misyonu ise yukarıda belirtilen nihai hedefe ulaşmak için yaşamın her alanında işkencenin önlenmesi mücadelesine katkı sağlamak ve işkence gören kişilerin yaşadıkları travma ile başedebilmeleri ve fiziksel – ruhsal – sosyal açıdan tam bir iyilik haline ulaşabilmelerine yardımcı olmaktır. Başka bir ifadeyle, maruz kaldıkları ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle insanlık onuru ayaklar altına alınmış kişi ve topluluklara “toplumsal özür dileme” ortamı oluşturmaktır.
Hiç kuşkusuz tüm bu çalışmalar, TİHV’in yıllardır maddi ve manevi büyük bir özveriyle görev yapan kurucular kurulu üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve profesyonel çalışanlarının yanı sıra ülkenin dört bir yanında aynı amaç için bir araya gelmiş başta sağlık çalışanı, hukukçu ve insan hakları savunucuları olmak üzere farklı toplumsal kesimlerden ve uzmanlık alanlarından yüzlerce duyarlı insanın ortak eseridir.
Bu çalışmalara katkıda bulunan, bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza, çalışmalarımıza başından bu yana destek veren başta İnsan Hakları Derneği ve Türk Tabipleri Birliği olmak üzere ilgili tüm kurumlara, şükranlarımızı sunarız.