Çocuklar kendine ait özel algılayışları ve özel gereksinimleri olan varlıklardır. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne (ÇHS) göre çocuk hak ve özgürlük sahibi, bağımsız bir birey, çocukluk ise bir varoluş tarzıdır. Çocukluk kavramı bir statüyü tanımlamakta olup 0-18 yaş arasını kapsar.
Çocuk hakları” kavramı da tam olarak “çocuk olma statüsüyle” ilgili belirlenmiş ancak hemen ardından felsefi, ahlaki ve yasal soruları peşi sıra getiren bir kavram olmuştur. Çocuk hakları denildiğinde “Çocuk kimdir, kime çocuk denir?” “Çocuk hakları yetişkin haklarından farklı mıdır?” “Bazı haklar –oy kullanmak gibi– çocuklardan esirgenmeli midir ve neden?” “Ekonomik olarak güçlerinin zayıf olması bakım ihtiyaçlarından mı kaynaklıdır?” “Yasal statülerindeki zayıflıklar sebebiyle mülk edinemedikleri için mi anne babaların mülkü olarak görülürler?” gibi pek çok soru kafamızda belirir. Zaten çocuk hakları kavramının ortaya çıkması ve aslında bu yolla “çocuk” denilen gruba/sınıfa bir “değer” atfedilmesi için de uzunca bir zaman geçmesi gerekmiştir.
Toplumsal bir kurgu olan “çocuğun” haklarıyla ilgili ilk toplumsal politika belgesinin 1779 yılında İsviçre’nin Zürih Kantonu’nda yayınlanan bir emirname olduğu kabul edilirken, 1924 yılından yayımlanan Cenevre Bildirgesi, 20 Kasım 1959’da BM Genel Kurulunda onaylanan Çocuk Hakları Bildirgesi ve 20 Kasım 1989’da BM’de oluşturulan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi çocuk haklarına dair en önemli belgeler olma özelliğini korumaktadır.
Çocuk hakları elbette insan haklarıdır. Bununla birlikte sadece çocukların sahip olduğu, sadece çocuk olma statüsüyle ilgili tanımlanmış haklardır. İnsan hakları sözleşmelerinden ayrı bir şekilde tanımlanmasının sebebi çocukların insan gelişiminin özel bir evresinde bulunuyor olmaları; yetişkinlerin kurguladığı bu dünyada görüşlerinin nadiren dikkate alınması; oy haklarının bulunmaması; devletlerin insan hakları konusundaki tutumunu belirleyen siyasal süreçte anlamlı bir rol oynayamamaları; kendi haklarını korumak için adli sistemden yararlanma konusunda önemli sorunlarla karşılaşmaları; haklarının ihlali durumunda hukuki yola başvuramamaları; haklarını koruyan örgütlere erişimlerinin genel olarak sınırlı olmasıdır.
1989’da oluşturulan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (BM ÇHS) çocukların haklarını en ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde ele alan insan hakları belgesidir. Sözleşme, çocukların en iyi biçimde yaşamalarını ve kendilerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmelerini sağlamayı; onların fiziksel, zihin- sel, duygusal, sosyal ve ahlaki bakımdan özgür, saygın, onurlu ve sağlıklı olarak gelişebilmesini amaçlar. Sözleşme bugüne değin dünyada en fazla sayıda devlet tarafından imzalanan insan hakları belgesi olma özelliğini de taşımaktadır.
Sözleşme dört temel ilke üzerinden devletlere çocuk hakları yükümlülükleri tanımlar. Bu dört temel ilke; çocuğa yönelik ayrımcılık yasağı, çocuğun gelişme ve yaşam hakkı, katılım ve çocuğun yüksek yararıdır.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin devletlere çocukların haklarıyla ilgili tanımladığı üç temel yükümlülük ise “saygı gösterme”, “koruma”, “yerine getirme”dir…