İstanbul Protokolü ve İşkenceyi Önlemek
TİHV Yayınları
ÖZET

GİRİŞ: Birleşmiş Milletlerin ölenlerde işkence muayene usullerini ve standartlarını belirleyen Minnesota Otopsi Protokolü’nü (the Manual on the Effective Prevention and Investigation of Extralegal, Arbitrary and Summary Executions (United Nations publication, Sales No. E.91.IV. 1), 1991) kabulü, işkence olgularının uygun olmayan otopsilerle gizlenmesinin önüne geçmekte önemli rol oynamıştır. Türkiye’de değişik tartışmaların yaşanmasına neden olan bu otopsi protokolü, ilk dile getirildiğinde benimsenmek bir yana, dile getiren kişilerin ciddi eleştirilere ve saldırılara hedef olmasına da yol açmıştı. Ülke koşullarına uymadığı, yabancıların protokolünün bizi ilgilendirmeyeceği ve hatta bu protokolü savunanların vatan haini ve bölücü olabileceklerine dair çeşitli iddialar da tarihe geçmişti.

Üzerinden bir on yıl geçmesinden sonra, 19 Aralık 2000 tarihinde, cezaevlerinde yaşanan katliamın ardından, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk otopsilerin Minnesota Otopsi Protokolüne uygun yapılması gerektiğini söyledi. Aynı yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda başka bir protokol tartışılıyordu. Bu protokolün adı “İstanbul Protokolü” idi. On yıl önce otopsi standartlarının Minnesota Otopsi Protokolü’ne uygun olması gerektiğini savunup eleştirilenler, bu kez de bir başka protokol ile ortaya çıkmışlardı.

Canlılarda işkence izlerinin araştırılıp belgelenebilmesi için hazırlanan “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu” (İstanbul Protokolü), Birleşmiş Milletler belgesi oldu. BM Genel Kurulu’nda oylanıp uluslararası kabul gören ilkeleri var artık.

Protokol dünyanın 15 ülkesinden, 40 örgüte mensup 75 kişiden oluşan adli tıp uzmanı, hekim, psikiyatrist ve psikolog, avukat ve insan hakları gözlemcilerinin ve çok sayıda bilim adamının katkılarıyla hazırlandı. 1996 yılında başlayan çalışmalar, Protokol’ün, 20 Nisan 2000 tarihinde BM İnsan Hakları Komisyonu üyesi 52 devlet tarafından kabul edilmesine kadar 4 yıl sürdü.

Bu protokol, adli tıp uzmanlarını, psikiyatristleri ve avukatları yakından ilgilendirmektedir. Genel Kurul’da kabulünden sonra işkence iddiasının olduğu her hangi bir olgu, bu protokolle belirlenen usullere uyulmaksızın muayene edilerek rapor düzenlendiğinde, hekim eksik iş yapmış ve görevini yerine getirmemiş sayılacaktır. İşkenceye maruz kalmış kişinin avukatının da, müvekkilinin haklarını koruyabilmesi açısından Protokol’ün uygun bir muayene ve değerlendirme için zorunlu olarak gördüğü koşulları iyi bilmesi gerekmektedir.

Kaynak Web Sayfası